Düşünceler Enerjidir ve Yaşam Şeklinizi Belirler

Düşünceler birer enerjidir ve yaşam şeklinizi belirler. Üstelik düşünceler bulaşıcıdır. Etrafınızdaki negatif veya pozitif düşüncelerden kolayca etkilenirsiniz.

İşte bu nedenle ne dinlediğinize, ne izlediğinize, ne okuduğunuza ve kimlerle ne konuştuğunuza dikkat etmeniz gerekir.

Her İnsan Sonsuz Düşünce Üretir

İletişimde olduğunuz kişilerin anlattıklarından ne denli etkilendiğinizi belki fark etmeyebilirsiniz. Hiç durmadan yakınan bir arkadaşınızın hikayesini dinlerken içselleştirmediğinizi düşünebilirsiniz. Ama sizi maruz bıraktığı negatif enerji bilinçaltınıza kodlanabilir ve hiç ummadığınız bir durumda bakış açısı olarak ortaya çıkabilir.

Benzer biçimde diğer tüm dış etkenler düşünce sisteminize sızabilir. İzlediğiniz bir haber, kulak misafiri olduğunuz bir konuşma, iki kişinin tartışması, dramatik bir filmin sahnesi, kahır dolu şarkı sözleri bilinçaltı mesajları olarak kayıt altına alınır.

Peki ya pozitif düşünceler?

Negatife maruz kalmak pozitiften etkilenmekten çok daha kolaydır. Yetiştirilme biçimimiz tedbir almak üzerine kurulduğundan henüz çocuk yaşta iken olumsuza hazırlıklı olmayı öğreniriz. Sanki iyi niyetler, pozitif olasılıklar, güzel haberler imkan dahilinde değilmiş gibi varsa yoksa negatife odaklanmayı seçeriz.

Öğrenilmiş Çaresizlik

Birinin deneyimlediği tatsız durumlara dikkat kesiliriz ki, benzer durumlar başımıza gelirse önceden hazırlıklı olalım! Fakat bu çağ dışı düşünce modeli hiçbir zaman işe yaramaz. Çünkü herkesin yaşam dersi ayrı olduğu gibi, hayat sürekli devinim içindedir. Kaçtığınız her sorun katlanarak çoğalır. Öğrenilmesi gereken bir ders varsa o tamamlanmadan yola devam etmek mümkün değildir. Bilinçaltımıza kodlanmış tedbirler sayesinde kendimizi korumaya almak öğrenilmiş çaresizliktir. Hayat tedbir almaya uygun değildir, hayat yaşarken öğrenmeye adapte bir sistemdir.

Negatif düşüncelerden nasıl uzak durabiliriz?

Kolektif bilinçten aldığınız titreşimleri de tıpkı diğer insanlardan aldıklarınızla birlikte sınırlandırmanız mümkün. Bunun için kulaklarınızı tıkamanıza gerek yok, hayatınızın kapılarını kapatmayı öğrenmeniz yeterli.

Size verebileceğim birkaç küçük ve etkili tavsiye şöyle;

Hangi bilgiye ihtiyacınız olduğuna dikkat edin ve bilgi alma konusunda seçici olun.

Arkadaşınızın sürekli sızlanıp aynı yerde kalmakta ısrarcı olduğu ilişkisinin detaylarını bilmeye ne kadar ihtiyacınız var?

Negatif enerji yayan, karamsar, öfkeli, pasif agresif, şikayet yüklü olan ve acıdan beslenen, hastalık hastası insanlardan uzak durun.

”Ne olacak bu memleketin hali?” diye sızlanmaya başlayan, üç kelimesinden biri mutlaka şikayet barındıran, sizi dramına ortak etmeye çalışan ve kendi seviyesine çeken kişilere ihtiyacınız yok ve onları siz kurtaramazsınız!

Trajik haberleri, entrika yüklü filmleri veya dizileri, kadere isyan eden, söven şarkı sözlerini, korku, kaygı, endişe duygularının fitilini ateşleyen tüm kitle iletişimlerinden uzak durun ve hayatınızdan çıkarın, isyankar insanları görmezden gelin.

Üçüncü sayfa haberlerini öğrenmediğinizde, saldırganlarla ilgili detayları bilmediğinizde bir kayıp yaşamazsınız. Ama gündüz kuşağındaki şiddet, cinayet, dedikodu içeren programları izlediğinizde bilinçaltınız harekete geçer ve alarm durumunu alır.

Hayır demeyi yerinde ve zamanında kullanmayı alışkanlık edinin. Sınırlarınızı belirleyin.

Kimsenin çöpünü sizin kapınızın önüne dökmeye hakkı yok!

Pozitif titreşim yayan her şeye olabildiğince açık olun.

Her sabah şükürle uyanın.

Evinize taze çiçekler alın.

Ruhunuza iyi gelen müzikler dinleyin.

Bilge insanlarla fikir alışverişinde bulunun.

İnsanlara yada hayvan dostlarınıza yardım edin.

Doğada zaman geçirin.

Bol su için, sağlıklı beslenin.

Uykunuza dikkat edin.

‘Ben’ saatleriniz olsun.

Hobileriniz olsun.

Güzel dostlar biriktirin.

Sevdiğiniz işi yapın.

Negatife maruz kaldığınızı fark etmek için size kasvet veren düşünceleri yakalayın ve ‘Bu kime ait?’ sorusunu sorun. Cevap aramayın, sadece soruyu evrenin boşluğuna bırakın.

Her sabah uyandığınızda kök çakranızdan başlayarak başınızın tepesine kadar mor renkte bir fermuar kapattığınızı imgeleyin ve ‘Bu auradan içeri sadece sevgi girer, bu auradan dışarı sadece sevgi çıkar.’ sözlerini kendinize telkin edin.

Eğer bir yere gitmek istemiyorsanız, gitmeyin.

Eğer bir telefona cevap vermek istemiyorsanız, açmayın.

Eğer bir angaryayı üstlenmek istemiyorsanız, yapmayın.

Girdiğiniz bir ortamdaki kaos veya benzeri huzursuz titreşimlerin sizi rahatsız ettiğini fark ederseniz oradan ayrılın. Bunu yapamıyorsanız, o alanda bulunan her düşünce balonuna zihninizi kapatın, kendinizi mutlu hissettiğiniz bir anıyı bütün detaylarıyla zihin ekranınızda oynatın. Kendi hikayenizi izlerken dışarıdan gelen sözlere ve titreşimlere bilinçaltınız kapalı olacaktır.

Sevgiyle ve Işıkla,

Sevgim Çöloğlu

YOU MIGHT ALSO LIKE

0 Comments

Leave A Comment

You must be logged in to post a comment.

Abone Ol