Olumsuz Eleştirilerle Nasıl Başa Çıkarız?

Şimdiye kadar hiç birine zeki, başarılı, güzel ya da yetenekli olduğunuzu kanıtlamaya çalıştığınızı hatırlıyor musunuz?

Peki ya sürekli kendinizi anlatmak zorunda kaldığınız, bir türlü yaranamadığınız, suçlandığınız özür dilemek, katlanmak, susmak zorunda bırakıldığınız ilişkiler yaşadınız mı?

Bu konuda iyimser olamayacağım; çünkü hayatımızın bir yerinde mutlaka üzerimize eleştiri oklarını fırlatan, yargı dağıtan, kınayan, suçlayan insanlarla karşılaşırız. Fakat iyi haber onlardan kurtulmayı başarabilecek güçte olduğumuzdur.

Çok kolay bir örnek vereyim; bağışıklık sisteminiz zayıfladığında bedeniniz hastalıklara açık hale gelir. Hafif bir rüzgar bile sizi yerinizden kalkamayacak hale sokabilir. Yetersiz uyku, sağlıksız beslenme, yorgunluk, stres, hareketsiz kalma gibi nedenlerle bünyeniz gücünü kaybetmeye başlar ve direnciniz düşer, kendinizi koruyamayacak hale gelirsiniz. Bu esnada bağırsaklarınızın bozulmasından enfeksiyon kapmaya ya da ağır bir gribe kadar büyük veya küçük hastalıklarla savaşmak zorunda kalırsınız.

Duygu durumunuzdaki iniş ve çıkışlar da tıpkı bağışıklığınızın zayıfladığı gibi sizi savunmasız bırakır. Eleştiren, sorgulayan, yargılayan, suçlayan insanlarla karşılaşma olasılığınız artar.

Birinin Kolayca Hedefi Olmanızın Nedeni Nedir?

Bunun esas nedeni bilinçaltınızda bulunan özdeğer ve özgüven duygularınızın bastırılmış olmasıdır. Değer duygunuz hasar görmüşse ve siz bunu tam anlamıyla iyileştirmemişseniz küçük bir olumsuz etki yaşadığınızda bilinçaltınız geçmişte kalan bir anıyı size anımsatır ve siz o küçük, çaresiz, savunmasız, herkesin her söylediğine kolayca inanan çocuk halinize geri dönersiniz.

Zorlayıcı İlişkiler Neden Sizi Buluyor Olabilir?

Zorlayıcı ilişkileri hayatınıza çekmenizin nedeni kendinizle verdiğiniz esaslı bir sınavdır. Siz değerinizi fark edene kadar insanlar, mekanlar, ilişkiler ve zaman değişir, sınav değişmeden devam eder.

Aslında hayatın denklemi basittir; her şey içinizde başlar, dışa yansır ve size geri döner. Kendinizi bağışlamadığınız sürece sizi suçlayan birileriyle karşılaşırsınız.

Kendi bedeninizi, aklınızı, ruhunuzu sevmediğinizde sizi eleştirenlerle yolunuz kesişir.

Kendinizle olan kavganızı bitirmediğiniz sürece her an hararetli bir tartışmaya girmeye hazır kişilere denk gelirsiniz.

Birkaç Örnekle Durumu Netleştirelim!

İnsanların yıkıcı eleştirileri yüzünden kendinizi yetersiz, başarısız, ezik, çirkin hissediyor musunuz?

Makyajınızı sildikten sonra biri size ‘İşte sen busun!’ diyor mu?

Topuklularınızı ayağınızdan çıkardıktan sonra ‘Boyun da pek kısaymış’ diyor mu?

Biraz göbeğiniz çıksa, ‘Sen kilo mu aldın? Hemen zayıfla!’ diye buyuruyor mu?

Küçük bir hatanız yüzünden tembel, sorumsuz, dikkatsiz olarak etiketleniyor musunuz?

Kolayca gözleriniz doluyorsa, kalbiniz kırılıyorsa karşınızdaki sizi alınganlıkla suçluyor mu?

Peki Siz Ne Yapıyorsunuz?

Hemen aynanın karşısına geçip makyajsız çirkin olduğunuza hükmedip, bir daha asla makyaj yapmadan dışarı çıkmamaya yemin ediyorsanız ya da giydiklerinizin size yakışmadığını düşünüp kendinizi kısa ve şişman olarak etiketliyor, bedeninizden, hatta genlerinizden nefret ediyorsanız,

Sahip olduğunuz bütün yeteneklerin hiçbir işe yaramadığı fikrine kapılıyor, yapmakta olduğunuz şeyden vazgeçiyorsanız, pes ediyorsanız, biri size haksızlık yaptığında mücadele etmektense sessizce köşenize çekilip yas tutuyor ve en büyük haksızlığı siz kendinize yapıyorsanız,

Size sadece şunu söyleyebilirim; ‘Sakın yapmayın!’

Sizi berbat hissettirmeye çalışan insanlarla karşılaştığınızda hemen frekans seviyenizi neden onlara göre ayarladığınıza bakın.

Canınız sıkkın olabilir, işler istediğiniz gibi gitmeyebilir. Dinlenmeye, yalnız kalmaya ihtiyacınız olabilir. Kendinizi her an dengede, enerjik ve pozitif hissetmemeniz gayet normaldir.

Sevdiğiniz şeylere zaman ayırarak, sizi mutlu edecek insanlarla bir arada olarak ya da tek başınıza kalarak enerjinizi yükseltebilirsiniz.

Ancak, nasıl yaşadığınız, neyi nasıl yaptığınız, ilişkiniz, bedeniniz, yetenekleriniz, tavrınız, başarılarınız, başarısızlıklarınız hakkında birkaç yorum duyduğunuz zaman üzerinde düşünüyor ve karşınızdakilere hak veriyorsanız, kendi değer duygunuzu güçlendirmek üzerine çalışmanızı öneririm.

Kendi değerinizi hiçe saymayı sürdürdükçe sizi yaralayan, kıran, döken insanlardan kopamazsınız.

Siz kendinizi olduğunuz halinizle kabul etmeyi başardığınızda sizi yaralayan insanlar hayatınızdan sessizce çıkıp giderler. Onlar aslında kendilerini yanınızda berbat hissedenlerdir. Yani yaptıkları bir tür aşağı çekmedir, kanmayın!

Soran olursa, ‘Evet, makyaj harikasıyım’, ‘Evet kendime şekil verince bir şeye benziyorum’, ‘Evet sulugözlüyüm, basenlerim geniş, birkaç sivilcem de var, gülünce gözlerim çizgiye dönüşüyor’ diye cevap verin.

Ve ekleyin, ‘Ama harika bi kalbim var ve kendimi seviyorum!’

Siz kendinizi her halinizle sevmeye, kabul etmeye başladığınızda, kendinizle barıştığınızda ders sona erer.

Denediğiniz, başaramadığınız, yanıldığınız, pişmanlık duyduğunuz taraflarınızla, gülünce yüzünüzde beliren çizgilerinizle, tartıda gördüğünüz kilonuzla, hassas ve kırılgan kalbinizle kendinizi sevin.

Siz değerlisiniz!

Sevgiyle ve Işıkla,

Sevgim Çöloğlu

YOU MIGHT ALSO LIKE

0 Comments

Leave A Comment

You must be logged in to post a comment.

Abone Ol