Allah Kötülüklere Neden İzin Veriyor?

Özellikle son zamanlarda kötülükleri çok daha sık görüyoruz. Kadına, çocuğa, hayvana yapılan şiddet şüphesiz canımızı acıtıyor. Sadece bunlar değil, savaşlar, doğal afetler, ekonomik krizler yüzünden korku frekansı gittikçe çoğalıyor. Peki Allah kötülüklere neden izin veriyor?

Hangi dine mensup olursanız olun, mutlaka inandığınız bir yaratıcı vardır. Bütün kainatı yaratan en yüce gücün Kadir-i Mutlak olduğunu hiç şüphe duymadan, sorgulamadan tüm varlığınızla bilirsiniz. Bu bilme hali tüm hücrelerinize kodlanmış bir bilinçtir.

Kötülüklerden Yaradan’a sığınırız, O’ndan yardım dileriz ve felaketleri durdurması için O’na yalvarırız. Peki, neden dünyadaki kaos artarak devam eder?

Her Şeyin Yaratıcısı Kadir-i Mutlak Kötülükleri Neden Engellemez?

Bu sorunun cevabı, insana verilmiş olan “Özgür İrade” ile açıklanır. Özgür İrade Yasası’na göre insan seçimlerini kendi aklıyla, düşünme becerisiyle yapar ve seçimlerinin getirdiği sonuçlardan sorumlu olur. Elbette Yaratıcı güç çağlar öncesinde yoldan çıkan kavimleri bozguna uğratmış ya da Atlantis halkı kibre düştüğünde yıkımı yaşatmıştır. Ancak her oluş, bir nedene, her neden bir seçime, her seçim bir sonuca bağlı gerçekleşir. Dolayısıyla Allah, insana verdiği akıl ve şuur ile eyleme geçmesini bekler.

Özgür İrade ve Tekamül

Burada, yani Dünya Okulu’nda bulunma nedenimiz, tekamül basamaklarını çıkmaktır. Sevgi bilincine ulaşmak, vicdanlı olmak, eylemlerimizin sorumluluğunu üstlenmek, gücümüzü iyilik için kullanmak, adaletli olmak gibi erdemler tekamül yolculuğumuz boyunca öğreneceğimiz dersler arasındadır.

Yaratıcı’nın verdiği aklı, yetenekleri, iradeyi nasıl ve ne için kullanmayı seçeceğimiz bize bağlıdır. Örneğin, insan bilgiyi reddetmeyi seçebilir ve hayatını cehalete teslim ederek yaşayabilir. Bir başkası şiddet güdüsünü ehlileştirmemeyi seçebilir ve etrafındaki her şeyi yok etmek üzere eylemlerde bulunabilir. Biri sonsuz hayal gücünün sanata, bilime, ilime akmasını tercih ederken, diğeri için güzel olan her şeyi bozmak, yıkmak ve karanlıkta kalmak içindeki canavarı besleyen seçimlerdir.

Allah Kötüleri Neden Cezalandırmıyor?

Eğer özgür irade kavramı var olmasaydı, bunun yerine doğrudan dünyada uygulanan bir ceza-ödül sistemi olsaydı, şimdiye kadar çoktan savaşlarda bebekleri yok eden, masum hayvanları zehirleyen, ormanları yakan, içtiği suyu kirleten, haksız kazanç elde eden, adaletsiz davranan kim varsa engellenmiş, cezasını en ağır biçimde çekmiş olurdu.

Dünyayı iyileştirmeye ve güzelleştirmeye çabalayan bir avuç insan ise zalimlerden uzakta, refah, huzur ve mutluluk içinde güvenli bir yaşamla ödüllendirilirdi. Oysa hassas kalpli olan, sevgiye inanan insanlar dünyadaki kötülükler yüzünden acı çekiyor…

Üstelik insanın tek başına iyi biri olması da kötülüklerden veya felaketlerden etkilenmemesi için yeterli değil. Çünkü kolektif bilincin parçası olan her insan olan her şeyden etkileniyor. Eğer kolektif bilinç korku ya da öfke frekans yoğunluğunda ise bu negatif tesirler birden bütüne tüm toplumun yaşam enerjisini düşürüyor. Örneğin insanlar daha kolay hastalanıyor, öfkesini kontrol edemiyor ya da adaletten uzaklaşıyor.

Ve Yaradan sabırla bekliyor… İnsanlığın ne zaman uyanacağını, kötülüğe nasıl karşı koyacağını bekliyor… Bazen yükselmiş üstatları, bazen 11. boyut varlıklarını yeryüzüne indiriyor. O değerli ruhlar karanlıkta kalmış insanlara yol gösterici oluyor. Bazen işaretler gösteriyor, mucizeler yaratıyor ve insanın harekete geçmesi için, şuurunu kullanması için fırsatlar sunuyor. Peki insanlar ne yapıyor?…

Dünyadaki Kötülüğün Sorumlusu Kim?

Elbette insan! Toplumlarda birliği ve beraberliği sağlayamayan, ne kanunla ne de etik değerlerle konan kurallara uymayan, hayvanın yaşam hakkına saygı duymayan, ağaç dikmeyen, çocuklara eğitim hakkı tanımayan, kadını yüceltmeyen, sanata değer vermeyen ve cahilliği kendine layık gören insan, bencilce yaşamını sürdürmeye devam ediyor.

Oturduğu yerden insanın şikayet etmesi, bağırarak iletişim kurması, kendinden zayıf olana üstünlük kurması işin en kolay tarafı. Asıl zor olan ise harekete geçmek!

Peki harekete geçmekten kasıt ne olabilir? Her şey bilgiyi almakla, kabul etmekle, öğrenmekle başlıyor. Saygı duymayı, sevgi beslemeyi, paylaşmayı, yargı dağıtmamayı, hayal gücünü kullanmayı, hoşgörülü olmayı, kıymet bilmeyi, şükretmeyi, hakkaniyeti, adaleti, iyi niyeti öğrenmek, iyi insan olmanın temelini oluşturuyor.

Sonra insanın aklını, ruhunu, bedenini eğitmesi, terbiye etmesi gerekiyor. Ancak insanlar bilgiden olabildiğince  uzak durmayı seçiyor. Bilgiden uzak duran, nezaketli olmayı zayıflık kabul eden, sanatı reddeden, bilimi, ilimi elinin tersiyle iten, zanaat öğrenmeyen ve en kötüsü de yaşam standartını yükseltmek yerine, kendini geliştirmek yerine ya kötülüğe razı olan ya da razı olmasa bile kaderine boyun eğen insan için Allah ne yapabilir?…

Son Söz

Yaşadığımız gezegene ihanet etmeyi sürdürdükçe doğa bizlerden intikam almaya devam edecek.

Masum canlara yaşam hakkı tanımadıkça onların vebali vicdanımızda kara bir leke olacak.

Bebeklerin, çocukların sağlıklı ve mutlu büyümeleri, iyi eğitim almaları, yeteneklerini keşfetmeleri için başta anne babalar olmak üzere eğitmenler, toplumlardaki kural koyucular çaba göstermedikçe gelecek nesiller aydınlık bireyler olamayacak.

Üretken, çalışkan, sorumluluk sahibi, hedefleri olan, aklını kullanan, kültürel değerleri koruyan, kitap okuyan, mesleği olan, yeteneklerini keşfeden insanlar yerine tembelliği veya umursamazlığı tercih edenler çoğaldıkça toplumsal yaşam cehalete mahkum olacak.

Lütfen unutmayın, bilgiden kaçmak da bilgiyi öğrenmek de ışığı yaymak da karanlıkta kalmak da kötülüğü seçmek de sevgiye güç vermek de bizim elimizde…

Özgür İrade Yasası gereği Allah’ın yarattığı her insan kendi seçimlerinden sorumludur. Seçtiklerimiz her ne ise sonuçlarını deneyimlemek bizim ya ödülümüz olur ya da kabusumuz.

Sevgiyle ve Işıkla,

Sevgim Çöloğlu

 

0 Comments

Leave A Comment

You must be logged in to post a comment.

Abone Ol