Neden Sürekli Yanlış Kişileri Seçiyoruz?
Kendimizi tekrar tekrar yanlış kişiyi seçerken buluyoruz ve iyi niyetimizin kullanıldığını söylüyoruz. Peki doğru olanı beklerken neden sürekli yanlış kişileri seçiyoruz?
Her seferinde neden kendimizi kötü giden zorlu ilişkiler içinde bulduğumuza anlam veremiyoruz. Hatta çoğu zaman, dünyanın “yanlış insanlarla” dolu olduğuna inanarak diğer kişileri suçluyoruz ve bu da bizi ya ilişkilerden tamamen kaçınmamız ya da sadece duruma katlanmamız gerektiğini düşünmeye itiyor.
Aslında ne ilişkilerden kaçmak gerekiyor ne de istemediğimiz bir duruma katlanmak zorunda olmak… Eğer biraz daha derin düşünürsek, yanlış kişileri seçmemizin altındaki nedenleri bulabilmemiz mümkün.
Aşağıda sıralanan sebepler, kendinizi neden sürekli kaosun içine çektiğinizi, neden iyi insanları hak etmediğinize inandığınızı ya da neden problemli kişileri düzeltmeye çalıştığınızı fark etmenize yardımcı olabilir.
Ailemizin Modellenmesi
Her ne kadar itiraf etmek zorunda kalsak da hayat ve ilişkiler hakkında öğrendiklerimizin çoğunu ebeveynlerimizi, kardeşlerimizi ve akrabalarımızı gözlemleyerek ve onlarla etkileşimde bulunarak öğrendik.
Ebeveynlerimiz hayatımızın kilit noktasıdır. Onlarla geçirdiğimiz zaman boyunca kendimizi rahat ve güvende hissettiğimiz otomatik alışkanlıkları öğreniriz. Kendimize hiçbir zaman ebeveynlerimize benzemeyeceğimizi söylesek de çoğu zaman kendimizi aynı şeyi yaparken buluruz çünkü bu “tanıdık”tır.
Bağımlılık İhtiyaçlarımız
Çoğu zaman itiraf etmekten nefret ettiğimiz şey gerçekte birçok bağımlılık ihtiyacımızın olduğudur. Mesela doğru kişiyi bulursak hayatımızın tamamlanacağını ve güvende olacağımızı hissederiz.
Bazen de geçmiş ihtiyaçları karşılanmadığı için daha fazla bağımlılık ihtiyacı duyan ve yeni ilişkinin bu ihtiyaçları karşılayacağını umanlar vardır. Bu insanlara genellikle her şeyi derinlemesine düşünmeye ve diğer kişiyi gerçekten tanımaya zaman ayırmadan ciddi bir ilişkiye ne kadar hızlı geçtiklerini söyleyebilirsiniz.
Birine bağımlı olma alışkanlığına sahip kişilerde birinin onunla ilgileneceğine, onu koruyacağına ve her şeyi harika ve güvenli hale getireceğine dair her zaman bir umut vardır. Bu olmadığında kafaları karışır, depresyona girerler, kaygılanır, üzülür, öfkelenir ve kaybolurlar.
“Birini Değiştirebiliriz” Beklentimiz
Pek çok insanın sahip olduğu gerçekçi olmayan beklenti, diğer kişiyi değiştirebilecekleridir. Bu gerçekçi olmayan inanç, “ne görürsen onu alırsın” anlayışını reddeder. Eğer eşlerden biri diğerini değiştirmeye çalışırsa, genellikle dirençler oluşur ve daha fazla çatışma ortaya çıkar.
Dahası, eğer biri diğerini değiştirmeye çalışırsa ilişki eşitsiz hale gelir. Değiştirilmesi gereken kişi artık “gerçek bir yetişkin” değil, yalnızca “doğru şekilde yetiştirilmesi gereken başka bir çocuktur.”
Bir de göz ardı edilen “yüzde on sezgisel kural” var. Bu kural, biriyle zaman geçirmeye başladığınızda bir sorun görüyor ve bunun yalnızca yüzde 10 olduğunu düşünüyorsanız, emin olun ilişkiye başladığınızda durumun on kat daha kötü olacağı anlamına gelir.
Farkında Olmamamız ve İnkar Etme Eğilimimiz
Çoğu zaman çiftlerin, başlangıçta var olan yoğun ilgiden sonra diğer kişinin ne kadar değiştiğinden bahsettiğini duyarız. Kur yapmanın ilk aşamalarında elimizden gelenin en iyisini yapma eğiliminde olduğumuz doğrudur. Bu nedenle, kişiyi zaman içinde tanıyabilmek için uzun süreli iletişim kurmak çok önemlidir.
Bununla birlikte, ilişkinin başlangıcından itibaren açıkça ortaya çıkan ancak daha sonra var olduklarına şaşırdığımız sorunları kolayca gözden kaçırma, inkar etme veya dikkat etmekten kaçınma eğiliminde olduğumuz da aynı derecede doğrudur.
Aşık olmak diğer kişinin gerçekleri hakkındaki farkındalığımızı bulanıklaştırma eğilimindedir. Mutluluk hormonu olan endorfin, kendimizi iyi hissetmemizi sağlayan ve aşık olduğumuzda vücuttan salınan hormondur. Yani ayaklarımız yerden kesilirken gerçeği anlamak, hissetmek veya görmek zordur. O an bulunduğumuz yerde kendimizi çok iyi hissettiğimizi düşünürüz. Aslında sadece “iyi salınan endorfin hormonunu” hissediyoruzdur.
Tanıdıklarımızı Seçme İhtiyacımız
Yabancı olanı seçmektense bildiğimiz şeye doğru ilerleme eğilimindeyiz. Aşina olduğumuz şeyleri seçiyoruz çünkü orada kendimizi rahat hissediyoruz.
Konfor alanının dışına çıkmak korkutucu gelse de kabul edilmesi gereken gerçeklik, kendimizi emniyette hissettiğimiz tanıdık ve zorba davranış biçimlerinin aslında bize zarar verdiğidir.
Bazen geçmişte yaşadığımız sorunları çözmek için onca insan içinde zor olanlarını seçeriz ve geçmişi değiştirebileceğimiz zannederiz. Fakat yanlış ve sorunlu kişiyi seçtiğimiz için geçmişte yaşanan travmalar değişmez ya da çözümlenmez. Çünkü aynı sorunlar sadece farklı bir kişide vücut bulmuştur.
Özgüven Eksikliğimiz
Çoğu zaman yanlış kişiyi seçeriz çünkü daha iyi bir şeyi hak ettiğimizi düşünmeyiz. Geçmişte de bize böyle davranıldığı için kendimizi küçük düşürülmeye layık görürüz. Değersiz olduğumuza, daha iyisini hak etmediğimize ve özgüvenimiz düşük olduğu için “hiç yoktan iyidir” fikrine katlanmak zorunda olduğumuza inanmaya başlarız.
Özgüven eksikliği kimsenin bizi gerçekten isteyeceğine inanmamamıza neden olur. Karşımıza çıkan yanlış kişilere tutunuruz, çünkü onların hatalı davranış biçimleri “Bunca zorluğa tahammül etmemden benim ne kadar iyi bir insan olduğumu anla!” düşüncesi ile sahte bir özgüven geliştirmemizi destekler.
Yalnız Kalma Korkumuz
Gerçek bir sorun yalnız kalma korkusudur. Çoğu zaman yalnız kalmak istemediğimiz ve yalnız kalmaktan korktuğumuz için bir ilişkiye başlarız. Ayrıca hayatı tek başımıza yaşama ve hayatta kalmayı öğrenme deneyimimiz yeterince gelişmemiştir.
Pek çok insan mücadeleye, yalnızlığa, kaygıya ve diğer zorluklara katlanmak istemediği için bağımlı bir ilişki olan aileden başka bir bağımlı ilişkiye, yani evliliğe hızla geçer.
Neden Yanlış İnsanları Seçiyorum?
Birçoğumuz kendimizi kafa karıştırıcı bir döngünün içinde buluyoruz ve şunu merak ediyoruz: “Neden yanlış insanları seçiyorum?”
Bu döngü, her dönüşün başka bir yanlış seçime yol açtığı bir labirent gibi hissettirebilir ve uygun bir partner bulma yeteneğimizi sorgulamamıza neden olabilir. Çoğu zaman yanlış insanlara yönelmek, zararlı olsa bile bizi aşinalığa doğru çeken derin sorunlardan ve ele alınmamış duygusal ihtiyaçlardan kaynaklanır.
Birini düzeltmenin cazibesi ya da tanıdık kaosta bulunan rahatlık, tatmin edici bir ilişkiye doğru ilerlediğimizin yanıltıcı göstergeleri olabilir. Halbuki bunlar gerçekte geçmişteki hataların tekrarlandığının işaretleridir. Bu yanlış kişiyi seçme döngüsü düşük özsaygı, çözülmemiş çocukluk travmaları ya da kişinin kendi değerini bilmemesi gibi sayısız faktörden kaynaklanabilir.
Yanlış kişilere aşık olmanın veya yanlış partneri seçmenin tekrarlayan doğası daha derin, içsel bir mücadelenin altını çizer. Karşılanmayan ihtiyaçları tamamlama veya çözülmemiş sorunları ilişkilerimiz aracılığıyla iyileştirme özlemini akla getirir. Yanlış kişileri seçmek sadece bir seçim meselesi değil, hak ettiğimize inandığımız şeyin bir yansımasıdır.
Bu kalıp, kırılması zor bir döngü olabilir, çünkü çoğu zaman kendimiz ve geçmişimizle ilgili rahatsız edici gerçeklerle yüzleşmeyi gerektirir. Ancak seçimlerimizin altında yatan nedenleri anlamak değişime doğru atılacak ilk adımdır. Kendini keşfetme yolculuğunu, kendine değer vermeyi öğrenmeyi ve çok fazla bağlılık geliştirmeden önce ilişkideki kırmızı bayrakları tanımayı içerir.
Esas sorunları ele alarak aşkta daha sağlıklı seçimler yapmaya başlayabilir, kendimize yaptığımız haksızlık döngüsünü sürdürmek yerine bize saygı duyan ve bizi seven kişileri kendimize çekebiliriz.
Sevgiyle ve Işıkla,
Sevgim Çöloğlu
www.sevgimcologlu.com web sitesinde yer alan herhangi bir içerik yazılı izin olmadan kopyalanamaz, değiştirilemez ve diğer basılı ve dijital alanlarda (web sitesi, blog, dergi, kitap vb.) kullanılamaz.
www.sevgimcologlu.com web sitesi ve yazarlarının hakları 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda belirtilen hükümlerle korunmaktadır. www.sevgimcologlu.com’da yer alan bir yazı, makale, görsel vb. içeriğin başka bir mecrada yayınlanabilmesi için yazının hak sahibine telif hakkı ödenmeli veya içerik sahibinden yazılı izin almalıdır.
Bunların yanında web sitemizde bulunan yazı ve makalelere atıfta bulunabilir, içerikler makalelerde kaynak gösterilebilir, izin alarak, yazar adı ve yazının web sitemizde bulunan sayfasına bağlantı vererek alıntı yapılabilir. Yapılan alıntılarda kesinlikle değişiklik yapılamaz.
- 14
- 152
0 Comments